Çocukların toplu yaşadığı okul ve kreş gibi ortamlarda el, ayak, ağız hastalığında (EAAH) bulaş riskinin arttığını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Güngör Balta, “Bu hastalık daha çok 5 yaş altı çocukları etkiler. İlk 1 yaş grubunda daha ağır seyredebilir. Ilıman bölgelerde sık görülür, yaz ve sonbahar aylarında pik yapar” dedi.
“Çocuklarda halsizlik ve iştahsızlıkla başlar”
Medical Park Ordu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Güngör Balta, el-ayak-ağız hastalığının çocukluk döneminde sık görülen, viral, bulaşıcı, ateş ve döküntü ile karakterize bir hastalık olduğunu söyledi.
Hastalığın en belirgin özelliğinin ağız içinde aftlar, el ve ayaklarda bazen de gövde kısmında görülen döküntüler olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Güngör Balta, EAAH’nın belirtileri hakkında şunları söyledi:
“Hastalığın ilk belirtisi ateş yüksekliğidir. Başlangıçta başka bir bulgu olmayabilir. Ateş genellikle hafif (37,5 ila 38,5 derece) seyirli olabilir. Hastada halsizlik ve iştahsızlık başlar. Ateş yükselmesinden 2 ila 3 gün sonra ağız içinde, yanak mukozasında ve dilde ağrılı aftöz lezyonlar çıkar. Bebeklerde huzursuzluk ve sürekli ağlama şikâyetleri olabilir. Ağızdaki yaralar beslenmeyi kısıtlar. Daha sonra kol ve bacakların uç kısımlarında olmak üzere avuç içi ve ayak tabanlarında, dokunmakla hafif ağrılı ve sulantılı döküntüler görülebilir. Bu döküntüler genelde kaşıntısız olmakla beraber bazı vakalarda kaşıntılı da olabilir. Belirtiler 7 ila 10 gün içinde kaybolarak hastalık düzelir. Bazen çocuğun vücut direncine bağlı olarak döküntüler 1 aya kadar uzayabilmektedir.”
Virüslerin neden olduğu bulaşıcı bir hastalık olan EAAH’nın insandan insana doğrudan temas ve indirekt yolla bulaştığını söyleyen Uzm. Dr. Güngör Balta; “Hasta kişinin ağız sekresyonu, boğaz, burun sıvıları ve öksürük yoluyla havaya yayılan damlacıklar ile bulaş olur. Enfeksiyonlu kişinin dışkısıyla temas ile de bulaş olur. Enterovirüs grubundan birçok virüs bu hastalığa neden olabilir. Bu virüslerden Koksaki A (16), Koksaki (B) ve Enterovirüs 71 en sık etken olan virüslerdir” diye konuştu.
“Okul, kreş ve parklarda bulaş riski fazla”
Kötü sağlık koşullarının, düşük sosyoekonomik düzeyin, geniş aile ve kalabalık ortamlarda görülme sıklığının arttığına dikkat çeken Uzm. Dr. Güngör Balta, özellikle çocukların toplu yaşadığı okul ve kreş gibi ortamlarda bulaş riskinin fazla görüldüğünü ve küçük salgınlara yol açabildiğinin altını çizdi.
Dr. Güngör Balta sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle kreş gibi yerlerde küçük çocukların bakımlarını yapan kişiler hastalığı elleri ile diğer çocuklara bulaştırabilirler. Çocukların bez değişimi ve tuvalet eğitimi sırasındaki temaslardan sonra eller yıkanmadan diğer çocuklarla ilgilenildiğinde bulaş daha kolay olur. Çocukların enfekte ortamla teması ve oyuncaklardan birbirine bulaştırması söz konusudur. Ayrıca çocukların sık sık ellerini ağzına götürme reflekslerinin olması hastalık riskini artırmaktadır. Kontamine yiyecekler ve içeceklerden ve havuz suyundan bulaşma ihtimali olsa da bu şekilde bulaşma ihtimali daha düşüktür.”
“Çocuklarda hayatı tehdit eden komplikasyonlar görülebilir”
Uzm. Dr. Güngör Balta, “EAHH’ta başlangıçta sadece ateş ile ortaya çıkar, daha sonra ağız içinde yaralar ve diğer bulgularla kendini gösterir” dedi.
Dr. Güngör Balta, “Hastalığın tanısı fizik muayene bulguları ile konulur. Laboratuvar testleri tanıda çok yardımcı değildir. İleri merkezlerde hücre kültürleri, PCR ve serolojik yöntemlerle virüs izolasyonu yapılabilir. Fakat çok gerekli olmayan ve pahalı yöntemlerdir” diyerek sözlerine şu bilgileri paylaştı:
“Virüs hasta kişilerin salgıları ile yayılır. Orta derecede bulaşıcılığı olan hastalıktır. Vücuda girdikten sonra 4 ila 6 günlük kuluçka süresi vardır. Hastalığın belirtileri ortaya çıktıktan sonra 1 hafta bulaşıcılık devam eder. Hastalık kendi kendini sınırlayan ve gerileyen bir hastalıktır. Ağız ve boğazdaki yaralar beslenme güçlüğü oluşturup sıvı kaybına neden olabilir. Hastalığın tekrarlama ihtimali vardır. Enterovirüs 71 ile oluşan EAAH’ta menenjit, ensefalit ve miyokardit gibi hayatı tehdit eden komplikasyonlar nadir olsa da, görülme ihtimali vardır.“
“Baharatlı ve tuzlu yiyecekler ağrıyı artırabilir”
Hastalığın spesifik bir tedavisi olmadığını söyleyen Uzm. Dr. Güngör Balta, “EAHH’da miyokardit ve menejit gibi komplikasyonlar gelişirse Immunglobulin tedavisi verilebilir. Tedavi hastanın semptomlarına yönelik olarak yapılır. Ateşi kontrol altına almak için antipiretikler (parasetomol, ibuprofen) kullanılabilir. Diğer viral hastalıklarda olduğu gibi bu hastalıkta da aspirin kullanılmaz. Ağız içinde yaralar çok ağrılıdır. Bunun için lokal anjezik jeller kullanılabilir. Bu lezyonlar ağrılı olduğundan hastanın sıvı ve soğuk besinleri alması şikâyetleri azaltır. Sıcak ve katı besin alımından kaçınılmalıdır. Baharatlı ve tuzlu yiyecekler ağrıyı artırabilir. Beslenme güçlüğü sonucunda sıvı kaybı fazla olan çocuklara sıvı desteği yapılabilir. Vücudun diğer kısımlarında çıkan döküntüler hafif ağrılıdır. Bazen kaşıntı olabilir, antihistaminikler kullanılabilir. Bu döküntüler sonrasında vücutta iz bırakmaz” ifadelerini kullandı.
“En önemli tedbir el yıkamak”
Hastalığın yayılımının önlenmesinde en önemli tedbirin el yıkanması olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Güngör Balta, “En sık bulaş yolu el ile olan temasladır. Özellikle toplu yaşam alanlarında çocukların bakımı ile ilgilenen kişilerin sık sık kişilerin ellerini yıkaması önemlidir. Ortak kullanım alanların dezenfeksiyonu, ayrıca ortak kullanılan oyuncakların ve malzemelerin temizliği önemlidir. Hastalığı taşıdığı tespit edilen çocukların izolasyonu hastalığın yayılmasını engelleyebilir. Kreş ve okul yayılımı ve bulaşmasını engellemesinde ellerin sık yıkanması ve hijyen kurallarına uyulması önem arz etmektedir“ diyerek sözlerini sonlandırdı.
Metin Akyürek