DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
ALTIN 2.496,260,50
BITCOIN 2079327-1,06%
İstanbul
12°

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Basın Bülteni

Basın Bülteni

24 Mart 2024 Pazar

Murat Yılmaz ile Türkiye’de Mikromobilite ve Mobilitenin Geleceğini Konuştuk

Murat Yılmaz ile Türkiye’de Mikromobilite ve Mobilitenin Geleceğini Konuştuk
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Martı Scooters’ın kurucu ekibinden ve uzun süre CTO’luk görevinin üstlenen Murat Yılmaz, mikromobilite sektöründe İstanbul pazarı için şirketler adına yeni fırsatların, şehir sakinleri için de yeni çözümlerin oluşmaya devam ettiğini ve önümüzdeki aylarda sokakta farklı çözümler görebileceğimizin sinyalini verdiği röportajında sektörden bir çok yenilikten bahsetti.

Murat Yılmaz ile mikromobilite hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik;

1-) Mikromobilite pazarında çalışma hikayenizi kısaca dinleyebilir miyiz?

12 yıl Doğan Medya grubunun dijital reklam tarafını üstlenen MedyaNet’de direktör olarak dijital medya ürünleri geliştirdim, burada çalışırken bir ortak tanıdık vasıtasıyla Türkiye’ye scooter getirmek ve ABD’de Bird’ün yaptığı gibi paylaşımlı scooter kiralama sektörünü oluşturmak isteyen birileri olduğunu ve yatırımcılar olduğunu öğrendim, ortak tanıdık vasıtasıyla Martı’nın kurucu ekibinde yer alarak Martı Scooter’ı hayata geçirdik ve kısa sürede binlerce kullanıcıyı Türkiye’de ilk defa scooter ve mikromobilite kavramıyla buluşturarak bir başarı hikayesi yazdık, diğer yandan Türkiye’de paylaşım kültürünün gelişmesinde de büyük rol oynadık.

2-) Mikromobilite denilince insanların aklına scooter geliyor, başka araçlar da var mı?

Elbette var, scooter mikromobilitenin giriş bileti gibi diyebilirim, maliyet olarak diğer araçlara göre daha uygun dolayısıyla sokağa daha fazla konumlandırılması ve hızlı bir şekilde IoT ile bağlantısının sağlanıp bir dijital-fiziksel ürün haline getirilmesi diğer araçlara göre hem maliyet hem operasyonel anlamda oldukça kolay. Fakat özellikle İstanbul’a global scooter paylaşım şirketlerinin de özellikle son bir yılda akın etmesiyle birlikte sokaklar scooterlar ile dolmaya başladı, ben İstanbul için pazarın scooter anlamında doygunluğa ulaştığını ve İstanbul’un hava şartları ve trafik dinamiklerine daha uygun araçları yakın gelecekte göreceğimizi düşünüyorum, bunu bir ipucu olarak da söyleyebilirim 🙂

3-) Neden Türkiye’de mikromobilite bu sıralar çok konuşulmaya başlandı, arkasında ne gibi nedenler var?

İstanbul’da herkes için su ve yemek kadar temel ihtiyaç olan bir şey var; ‘’ulaşım’’ özellikle son iki yılda artan araç maliyetleri, TomTom trafik sıkışıklığı endeksinde İstanbul’un birinci sıraya yükselmesi ve düşen alım gücüyle birlikte ulaşım her zamankinden daha maliyetli ve daha konforsuz bir hal aldı, hal böyle olunca herkes alternatif ulaşım yöntemlerini düşünmeye ve denemeye başladı, mevcutta olan mikromobilite çözümleri scooter ve elektrikli mopedler ise maalesef İstanbul’un ihtiyaçlarını tam olarak karşılamıyor, yılın 10 ayı yağışlı havası, uzak mesafe ilçeler ve çok yoğun ulaşım hatlarıyla birlikte söylediğim gibi alternatif çözümlere ihtiyaç var, dünyanın en büyük mobilite şirketlerinin gözü ve demo ürünlerini deneme parkuru artık İstanbul, çok yakında çok farklı alternatifler görmeye başlayacağımıza eminim.

4-) Mikromobilite şirketlerinde teknik olarak en kritik konu nedir?

Bir mikromobilite şirketi yalnızca araçları olan veya mobil uygulaması olan yalnızca bir operasyon veya yalnızca teknoloji şirketi değildir, sokakta sürekli yer alan araçları, dijital alışkanlığa sahip geniş kullanıcı kitlesiyle birlikte mikromobilite şirketleri hem sokaktaki kullanıcının ihtiyaçlarına cevap verecek teknik donanıma ve konfora, kaliteye sahip ürünleri olması gereken bir şirket hem de dijital dünyanın nabzını sürekli yoklayabilen, dijital ürününü sürekli geliştirmesi gereken bir teknoloji şirketidir, ikisinin dengesini kurmak için sektöre hakim, dinamik, teknoloji geliştiren ve dünyayı takip eden, bir kulağı hep kullanıcıda olan güçlü bir ekip gerekir.

En kritik konu; araç, mobil uygulama ve IoT’nin senkronize çalışmasıyla ürünün sürekli ayakta kalabilmesidir, bunun için biz hep kendi IoT ürünümüzü geliştirdik ve kendi ekibimizle geliştirmeye de devam ediyoruz, bu IoT dediğimiz şey aslında boş bir aracı yönetebilmemizi ve kullanıcıya cevap verebilecek bir ürüne dönüştürmemizi sağlayan gelişmiş teknolojik komponentlere sahip bir anakart, bu kartta eğim sensöründen sıcaklık sensörüne, gelişmiş GPS’den güvenlik sistemlerine kadar çok önemli çipler bulunuyor. IoT’yi geliştirmek yalnızca elektronik bilgisine sahip olmakla yeterli olmuyor, sektörü çok iyi bilmek, IoT’nin başına gelebilecek durum ve senaryolara hakim olmak ve bu şartlar için dayanıklı bir hardware ürünü üretmek anlamında geliyor, böyle bir teknolojiyi geliştirebilen dünyadaki sayılı ekiplerden birisi olduğumuzu hep gururla söylerim.

5-) Sizden paylaşım ekonomisini sıklıkla duyuyoruz, neden paylaşım ekonomisinin bir parçası olmalıyız?

Artan nüfus ve ekonomik değişimler dünyanın her ülkesinin ana konusu haline gelmiş durumda, sanayi devriminden bu yana hiç durmadan gelişen ve sürekli reklamlarla beynimize kazınan kullan-at, bir kere kullan veya sahip ol kültürü değişim geçiriyor, sürdürülebilir bir dünyanın herkes için faydalı olacağını anlamaya çalışıyoruz, sahiplik kavramından öte hayata renk katan farklı şeyler var, bu konuda sihirli kelime ‘’deneyim’’ diyebilirim, sürekli değişen bir dünyada bir şeylere sahip olup sürekli aynı deneyimi yaşamak yerine ‘’kirala, paylaş ve deneyimle’’ mottosunu kendime düstur edinmeye çalışıyorum.

Paylaşım kültürünün içerisinde olmak ‘’bu giyim de olabilir ulaşım da’’ sürdürülebilir bir gelecek ve daha karşılanabilir mali sorumluluklarla herkese derin bir nefes aldıracak.

6-) Pazar nereye doğru ilerliyor, Türkiye’de mikromobilite konuşuluyor ama hangi iller yıldız olacak?

Mikromobilitenin bir bölgede gelişimi için iki etken vardır; birincisi sıkışık trafik koşulları veya araç sahipliğindeki mali yükler, ikincisi bölgede çok iyi bir paylaşım ekonomisi kültürüne sahip olmak, Türkiye için şu an birinci seçeneğin çalıştığını görüyorum fakat güzel haber bu seçeneğin çalışması aslında ikinci seçeneğin gelişimine yol açıyor.

Türkiye şu an coğrafik konumuyla ve ekonomik koşullarıyla birlikte dünya mobilite şirketlerinin gelecek yıl güncelleme hedeflerinde zaten birinci sırada yer alıyor, İstanbul hep yıldız olacak ama Ege başta olmak üzere Karadeniz sonrasında İç Anadolu’yu da mobilite ile sıklıklla duyacağız.

7-) Pazar oyuncularına önerileriniz var mı?

Mobilite şirketlerinden tutun da paylaşım ekonomisi oyuncusu olan tüm firmalara, yöneticilerine tek ve çok net bir önerim var; ofisteki koltuğunuzdan kalkın ve sokağa çıkın! İşinizi bilgisayar başında geliştiriyor olabilirsiniz ama müşteriniz sokakta size bir şeyler anlatmak için bekliyor, kulak verin…

8-)Bu günlerde sizin de yeni bir mobilite projeniz olduğunu duyuyoruz, biraz bahsedebilir misiniz?

Çok ipucu veremesem de aslında röportajda ufak ipuçları verdiğimi düşünüyorum, çok yakında sokaklarda değişimi göreceğiz ve hepimizin ayrılmaz bir alışkanlığı haline gelecek, dünya değişiyor, Türkiye bu konuda başı çeken bölgelerden birisi, sokağa bakınca aslında her şey çok net yalnızca aksiyon almanız lazım, biz uzun zaman önce planladık ve aksiyon aldık.

Instagram: https://www.instagram.com/jackmuratyilmaz/
Twitter: https://twitter.com/jackmuratyilmaz

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.