Etlik Şehir Hastanesi’nde uygulanan hiperbarik oksijen tedavisi, enkazdan çıkarılan yaralıların uzuv kayıplarının önlenmesinde önemli rol üstlendi.
Depremin ilk gününden bu yana çok sayıda depremzedenin tedavi için getirildiği Ankara Etlik Şehir Hastanesi’nde uygulanan, özellikle vurgun yiyen dalgıçların tedavisinde kullanılan saf oksijen solunması esasına dayanan tedavi, ezilmeye bağlı uzuv kaybının önlenebilmesi amacıyla depremzedeler için de kullanılıyor.
Ankara Etlik Şehir Hastanesi Sualtı Hekimliği Hiperbarik Tıp Kliniği Sorumlu Hekimi Uzman Dr. Selçuk Tatar, tedavi yöntemi ve depremzede Şeyma’nın sağlık durumuna ilişkin bilgi verdi.
Yıllar önce vurgun yiyen dalgıçların tedavisinde kullanılan yöntemin, zamanla farklı hastalıkların tedavisinde fayda sağladığının belirlendiğini anlatan Tatar, bunun “Hiperbarik Oksijen Tedavisi” olarak isimlendirildiğini söyledi.
Tatar, bu yöntemin hasarlı dokularda hücre ölümünü engellediğinden, depremzedelerin tedavisi için de kullanıldığını ifade etti.
“Şu ana kadar, tedaviyi alıp amputasyona giden hastamız olmadı”
Deprem bölgesinden yaralıların hastaneye sevk edilmesiyle bu yöntemi amputasyon kararı verilen ya da yapılması düşünülenler için uygulamaya başladıklarını anlatan Tatar, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu yöntem, deprem bölgesinden kol, bacak ve ellerinde ezilme olan yaralılar, uzuvlarının kaybedilmemesi veya kesilen kısmın daha da ileriden kesilmek zorunda kalınmaması için uygulanıyor.
Hastalarımız, basınçlı odaya alınıyor, kapılar kapandıktan sonra içeri basınçlı hava veriliyor. Bu şekilde denizaltında 13,5 metre derinliğe iniliyor gibi düşünün. Sonra hastalarımıza maske takılıyor ve bu şekilde yüzde 100 oksijeni içlerine çekmeleri sağlanıyor. Böylece dokulara yoğun oksijen gitmesine imkan veriliyor, kandaki oksijen seviyesi artırılarak, hücrelerin yenilenmesi ya da tam ölüm gerçekleşmemiş hücrelerin kurtarılması sağlanıyor.
İçeride 2 saat kalınıyor. Kür sayısı, hastanın durumuna göre değişiyor. Bazı hastalarımız 6 seans sonrası taburcu olurken, 20 seans alan hastalarımız da var. Şu ana kadar, tedaviyi alıp amputasyona giden hastamız olmadı.”
Tatar, depremin yaşandığı 6 Şubat’tan bu yana, 24 saat kesintisiz hizmet verdiklerini aktararak, bu yöntemden 45 depremzedenin yararlandığını ve şu an bu tedaviye, sadece depremzedelerin alındığını vurguladı.
“Biz hepimiz, o gün yeniden doğduk”
Adıyaman’da enkazdan çıkarılan ve kolundaki ezilmeye bağlı amputasyon düşünülen depremzede Şeyma Güneş’in de bu tedaviyle alındığını aktaran Tatar, “Hastamız, şu anda Plastik Cerrahi Kliniği’nde tedavi görüyor. Hekim arkadaşlarımız bize danıştıklarında, kolunda yükün altında kaldığından ezilmeye bağlı amputasyon düşünüldüğü belirtildi. Tedaviye alıp alamayacağımız konusunda danıştılar. Biz de tedaviye başladık ve şu an amputasyondan vazgeçildi. Güneş, toplam 15 seans gördü, sağlığı gayet iyi.” bilgisini verdi.
Açıköğretim Uluslararası İlişkiler Bölümü son sınıf öğrencisi Şeyma Güneş de depremden bir gün sonra arama kurtarma ekiplerinin bulundukları binaya geldiğini söyledi.
Depremden sonra farklı odalarda olmalarına karşın hemen bir araya geldiklerini ve aynı odada toplandıklarını anlatan Güneş, “Enkazın altında bir gün kaldık. Çok zordu, çıkabileceğimizi hiç düşünmedik. Çünkü, son saniyelerde daha da kötüydüm, hiç ümidim yoktu. Hep dua okuduk o anlarda. Annem, hep yanımdaydı, onunla el eleydik.” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
Güneş, aile olarak 5 kişi olduklarını ve sürekli birbirleriyle iletişim içinde bulunduklarını anlatarak, “Depremde bir anda kalkınca, hemen aynı odaya toplanmıştık. Farklı odalarda olsaydık, kurtulamazdık. Birbirimizle hep konuştuk, böyle destek verdik, güç verdik ve zamanı böyle geçirebildik. Binamızda sadece bizim olduğumuz oda, yan binanın oraya düşmüş, binamızdan bizim dışımızda 3 kişi daha kurtulmuş, başka kurtulan yok. Çok zordu. Sağ olsun ekipler, bizi kurtardı. Biz hepimiz, o gün yeniden doğduk.” dedi.
“Yeni bir sayfa açalım hayatımıza, başka hiçbir şey istemiyorum”
En büyük mutluluğunun, ailesinin de kurtulması olduğunu vurgulayan Güneş, “Sadece babam yoğun bakımda. Tedavim çok güzel bir şekilde ilerliyor. Her geçen gün daha iyiye gidiyorum.” bilgisini verdi.
Güneş, elinde tuttuğu kar küresini tedavi görürken kuzeninin hediye ettiğini belirterek, “Çok severdim kar kürelerini. Şimdi de hiç elimden bırakmıyorum.” ifadelerini kullandı.
Hayatta en önemli şeyin sağlık olduğunu bir kez daha anladığına işaret eden Güneş, “Ben, gelecekten önce sağlık istiyorum. Ondan sonra bir evimiz olsun istiyorum, ama evimiz tek katlı olsun, yüksek katlı binalar istemiyorum. Ailem yanımda olsun ve bir işim olsun istiyorum. Çünkü her şeyimizi kaybettik, hiçbir şeyimiz yok. Yeni bir sayfa açalım hayatımıza, başka hiçbir şey istemiyorum.” diye konuştu.