Geçtiğimiz gün yapılan Kabine toplantısının ardından yüksek riskli iller dışında tüm illerde, kafe ve restoranlar açıldı, AVM’lerin yemek bölümü müşterilerle doldu taştı.
Evet, insanlar pandeminin kısıtlarından bunalmakta çok haklı. Aylardır dükkanlarını açamayan esnafın da müşterisini dört gözle beklemesi çok doğal. Ancak uzmanlara göre kontrolsüz bir normalleşmenin sonuçları herkes için üzücü olabilir.
Hâlâ pandeminin yoğun bir şekilde devam ettiğini ve şu anda bilinen üç farklı mutasyon olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer de bu paralelde uyarıyor:
“Restoranlara çok riskli bölgeler haricinde sabah 7.00 ile akşam 19.00 arasında izin verilmiş olması bizde pandemi bitti artık, her yere rahatça gidebiliriz duygusuna neden olmamalı.”
Mümkün olduğunca açık mekanları tercih etmemiz gerektiğini belirten Özer, kapalı alanlara gireceklerin tedbiri elden bırakmaması gerektiğinin altını çizdi, nelere dikkat edilmesi gerektiğini hurriyet.com.tr’ye anlattı.
Kafe ve restoranlarda en fazla kaç dakika oturmalı?
Bir restorana veya kafeye gidip yemek siparişi verdiğimizde o yemeğin gelmesi en aşağı 15-20 dakika… 15-20 dakikada da yemeğin yenme süresi olarak düşünecek olursak mekanda geçirilen süre minimum yarım saat oluyor. Enfeksiyon açısından da 30-45 dakikalık süreyi aşmamak gerekiyor. Mekanlara yalnızca yemek yemek için gitmek gerekiyor, yemeği yiyip hemen kalkmalı. Pandemi öncesi dönemdeki gibi sosyal anlamda buluşma mekanı olarak bu mekanları hala tercih etmememiz gerekiyor. Mekan yöneticilerinin de dakika hesabı biraz zor. Burada sürenin kurallarla veya koşullarla sınırlandırılması pek mümkün görünmüyor. O nedenle insanların bu konuda bilinçli olması şart. İnsanların uzun süre oturmaması gerektiğini bilip ona göre davranmaları gerekiyor.
Önümüze gelen servis ekipmanlarını yemeğe başlamadan önce silmeli miyiz?
Her şeyden önce bir mekana gidildiğinde eğer oradaki servis örtüsünün, çatalın, bardağın veya bıçağın kirli olduğu görülüyorsa zaten oturmamak, söz konusu mekanda yiyecek tüketmemek gerekiyor. Müşterinin önüne getirdiği malzemeyi bile temizlemeyen bir mekana gidilmişse mutfağının hijyen kurallarına uyduğu düşünülemez.
Öte yandan koronavirüsün yüzeylerde yaşadığını biliyoruz ama cansız yüzeylerden kişiye geçme ve hastalık yapma ihtimali çok düşük. Virüsün canlılığını sürdürebilmesi için canlı bir hücre içinde olması gerekir. O yüzden tükürükle, solunum salgılarıyla, burun ve boğaz sürüntüleriyle insandan insana bulaşabiliyor. Cansız yüzeylerde virüs uzun süre kalmaz, kalsa ve kişiye bulaşsa da etkili bir koronavirüs tablosu oluşturma ihtimali çok düşük. Bu nedenle gittiğimiz yerlerde sandalye, tabak, çatal, bardak ve masa silme gibi eylemlere koronavirüs açısından hiç gerek bulunmuyor.
Yemek yerken gereken sosyal mesafe kuralı ne kadar olmalı?
Bu noktada sorumluluk tamamen mekan sahibine ait. 2 masa arasında ortalama 2 metrelik bir mesafe koyulması gerekiyor. 2 metrelik masa mesafesi müşterilerin maskelerini indirip yemek yiyecekleri veya içecek tüketecekleri düşünülerek ayarlanmış bir mesafedir. Bu mesafe yeterli olacaktır.
Gittiğimiz yerlerde yemek yemediğiniz süre boyunca maskemizi takacağız. Peki, maskeyi çıkarmamız gereken durumlarda neye dikkat etmeliyiz? Maskeyi yemek yerken nasıl muhafaza etmeliyiz?
Arada 2 metrelik mesafe varken yemek yenilen esnada maske indirilebilir. Ancak masaya oturulduğu anda maske çıkarılıp yemek bitene kadar maskesiz oturmak, mekandan ayrılırken maskeyi takmak doğru bir yaklaşım değil. Yanımızda birileri varsa yemek gelene kadar maske ile sohbet edeceğiz. Yemek bitince de mutlaka tekrar takılmalı.
Bu konuya sadece restoran açısından bakmak yeterli olmayacaktır. İş yerlerinde de aynı durum geçerli. Maskeyi çıkardığımız durumlar için en doğrusu yanımızda bir torba bulundurmak. Hiçbir şey bulunamazsa bir peçete veya bir mendil arasına maskeyi koyup masaya veya çantaya o şekilde koymak gerekiyor. Her zaman söylediğimiz gibi maskenin dış yüzü kirlidir, o yüzden dış kısmın masaya değmemesi gerekir. Masalar sürekli silindiği için maskeden masaya geçecek mikroorganizma da temizlenmiş oluyor. Orada da aşırı bir hassasiyete gerek yok ama doğrusu maskenin dış yüzünün direk masaya değil de bir poşete veya mendile değmesidir.
Mekanlardaki genel kullanım alanlarını tuvalet, lavabo vb. kullanmak riskli mi?
Tuvaletlerde ve lavabolarda kapı kolu ve armatür dışında hiçbir yere değmemeye çalışmalıyız. Kapı kolunu ve armatürü bir mendille tutmak gibi eylemlere gerek olmadığını söyleyebiliriz. İçerisinde çamaşır suyu olan dezenfektanlar çıktı. Bunlar çok tehlikeli. Kullanımının sınırlandırılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insanlar onu kullanınca her şey bitmiş gibi davranıyor. Oysaki yararından çok zararı var. Birçok toksik ve kimyasal maddeyi alıyoruz.
İnsanlar ve hayvanlar steril bir ortamda yaşamamalı. Hem gerek yok hem de zararı var. Belli oranda mikroorganizmayı floramız için zaten almamız gerekiyor. İmmun sistemimiz alacağımız bakteriyi, virüsü ve paraziti öldürmeye yeterli. Çok fazla oranda alırsak ancak hastalık meydana geliyor. Kapı kolundan veya armatürden alınan virüs hiçbir zarar vermez. Sonrasında zaten elimizi mutlaka yıkamalıyız.
Salgın sürecinde kapalı mekanlarda klima kullanımı koronavirüs açısından tehlike oluşturur mu?
Merkezi sistem klimaların bakımlarının düzenli olarak yapılması gerekiyor. Duvar tipi klimadan herhangi bir mikroorganizma bulaşma ihtimali zaten çok zayıf çünkü onların büyük su depoları veya tankları olmuyor. Mevcut olan havayı nemlendirip ya da temizleyip dışarı bırakıyorlar yalnızca. Büyük klimalar da bakımları yapıldığı sürece koronavirüs için özel bir durum oluşturmayacaktır.
ÇALIŞANLAR DİKKAT: ELDİVEN SAHTE BİR GÜVEN DUYGUSU OLUŞTURUYOR
Kafe ve restoran çalışanları tüm gün aynı mekandalar. Virüsten korunmak adına çift maske mi takmalılar? Dr. Songül Özer, bu soruya yanıt olarak, üst üste takılan cerrahi maskenin tek başına takılan cerrahi maskeden daha iyi koruduğuna dair hiçbir yayın veya bilimsel görüşün bulunmadığını söylüyor. Hatta Özer’e göre, bu durumun dezavantajı var:
“Çift maske koruma sağlamıyor, tam tersine delikler daha da sıklaştırıldığı için kişinin nefes alması zorlaşıyor ve daha büyük bir basınçla nefesini dışarı vermeye çalışıyor. O yüzden yararından çok zararı olduğuna dair çok fazla yayın var. Personelin önlem olarak, 4 saatte bir değiştirmek kaydıyla Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı tek katlı cerrahi maskeyi takması, elini sık sık yıkaması ve taktığı maskenin ön yüzüyle çok temas etmemesi gerekir.”
Uzmanlar eldivenin sahte bir güven duygusu oluşturduğunu ve o şekilde her yerle temas halinde bulunulduğunu söylüyor. Dr. Songül Özer de aynı görüşte:
“Eldiven hiçbir şekilde koruyucu değil, aksine bulaştırıcı bir cisim haline geliyor. Kişide gerçekten sahte bir güven duygusu oluşuyor, eldiveni taktığı anda korunduğuna emin ama çevreyi unutuyor. O eldivenle her yere dokunuyor. Eldiveni yıkayamayacağına göre ve eldivenin de her cisme dokunurken değiştirilmesinin de uygulanabilir olmadığını biliyoruz. Kişi eldiveni takıyor ve saatlerce her yere dokunuyor. Bu hiç doğru değil.”
Mekanlarda çalışan sadece yemek hazırlamaktan sorumlu personellerin eldiven takabileceğini belirten Özer, sonrasında ise hemen eldiveni çıkarmak gerektiğinin altını çiziyor.