Dicle Üniversitesi Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bazı şehirlerde ve özellikle Diyarbakır’da hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin etkisi ile sivrisinek sayılarında artış beklendiğini söyledi. Prof. Dr. Satar, Havaların soğuması halinde bile sular donmadıkça sivrisinek larvalarının bu durumdan etkilenmeyeceğini kaydetti. Sivrisineklerin insanların yanı sıra hayvanlarda da hastalıklara neden olabileceğini belirten Prof. Dr. Satar, “Sivrisinekler kanımızı emerek insandan insana virüs bulaştırır. Sivrisinekler koronavirüs bulaştırmaz; sarı humma, Batı Nil, dang gibi ölüme sebep olan virüsleri bulaştırırlar. Hayvan kaynaklı ölümlerde ilk sırayı alırlar. Sivrisinekler, sadece bize hastalık bulaştırmakla kalmaz aynı zamanda büyükbaş hayvanlara da benzeri hastalıkları bulaştırırlar. Bilimsel veriler, özellikle ahırlarda veya bataklık bölgelere yakın yerlerde sivrisinek sayıları çok artarsa, kan emme ve dolayısıyla yarattıkları stres nedeniyle süt, et verimini düşürüp, ölümlere de sebebiyet verdiklerini gösteriyor” diye konuştu.
‘İklim değişikliği nedeniyle ülkemize birçok hastalık girişi olabilir’
İklim değişikliği nedeniyle Türkiye’ye birçok hastalık girişi olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Satar, şu uyarılarda bulundu: “Yıl boyu ilaçlamanın yapılması gerekmektedir. Örneğin Afrika kökenli Rift Vadisi Ateşi (RVF) hastalığı, en yaygın olarak sığır, manda, koyun, keçi gibi hayvanlarda görülür ve ölümlere sebebiyet verebilir. Ayrıca bunlarla temas eden insanlara da geçebilir. Kış aylarında bütün metruk evler, ahırlar, kanalizasyonlar, fosseptik çukurlar, sivrisineklerin larvalarını bırakmamaları için ilaçlanmalıdır. Kışın yapılacak mücadele ile normalde karşılaşacağımız sivrisineklerin 4’te 3’ünü yok etmiş oluruz. Sivrisinekler şiddetli grip benzeri semptomlarla kendisini gösteren dang humması, sıtma, zika virüsü gibi birçok hastalığa vektörlük yaparlar.
Su birikintileri takip edilmeli ve bunlara karşı önlem alınmalıdır
Prof. Satar konuşmasına şöyle devam etti: “Sivrisinekler yaşam döngülerinin büyük bir kısmını suda geçirirler, pupadan çıkan ergin bireylerin dişileri, insan ve çevrede bulunan omurgalıların kanı ile beslenirler ve bu arada hastalık yayarlar. Sivrisineklerin yaşam dönemlerinin yumurta, larva ve pupa dönemleri su ortamlarında tamamlanır. Bu nedenle su ortamlarında yürütülen larva mücadelesi çok önemlidir. Bu yüzden yıl boyunca bu birikintiler takip edilmeli ve bunlarla mücadeleye başlanmalıdır. Larvaların ergin hale geçmesinin önlenmesi demek ergin sayılarının azalması demektir. Yerleşim yerlerine özellikle sitelere kokusu sivrisinekleri kaçırıcı olan bitkilerin ekilmesi sivrisinekleri uzak tutabilir. Defne, fesleğen, nane, sardunya, biberiye, lavanta gibi bitkiler bunlara örnek verilebilir. Kullanılmayan üzeri açık havuzlar, bunların üremesi için mümkün olan ortamlardır. Havuzlar kullanılmıyorsa üstünü bir örtü ile kapatıp ve havuz içinde su birikmesini önlememiz ya da suları tamamen boşaltmamız gerekir.” dedi.
Sivrisineklerin taşıdığı muhtemel virüsler ölümlere sebep olur
Prof. Dr. Satar konuşmasına şöyle tamamladı: “Sivrisinekler küçük miktardaki durgun su birikintilerine bile yumurta bırakırlar. Bıraktığımız yarım kova sudan binlerce sinek çıkabilmektedir. Bahçenizde veya arsanızdaki ahır ve kümesleri kontrol ediniz. Lüzumu halinde ilaçlama için belediyenize başvurunuz. Çünkü ergin sinekler gündüzleri buralarda dinlenirler ve kışı da ahırlarda, boş binaların kuytu köşelerinde geçirirler. Sivrisineklerin taşıdığı muhtemel virüsler ölümlere de sebep olur. Ülkemize iklim değişiklikleri nedeniyle gelen ve gelecek olan bu virüsleri taşıyan yabancı misafirlerle ile farklı virüslerin sivrisineklerle taşınabileceğini unutmayalım. Hastalığın görüldüğü muhtemel yerlerde korunma yöntemlerinin başında sivrisinek ısırıklarına karşı kapalı giysiler, sivrisinek kovucular, cibinlik, korunmuş ve klimalı odalar, alınacak önlemler arasında yer alır.”